Depremi yaşayan ya da bölgede gönüllü olan kadınlar “Depremde Kadın Olmak” panelinde konuştu
Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta depremi yaşayan ya da deprem sonrası bölgeye gidip tarlada çalışan kadınlar, ‘deprem bölgesinde kadın’ olmayı anlattı.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle düzenlenen “Depremde Kadın Olmak” konulu panelde yaptığı konuşmada, 8 Mart 1857’de tekstil işçilerinin kıvrandığını hatırlattı. ABD’nin New York kentinde daha iyi çalışma koşulları talebiyle greve gitti.
Polis güçlerinin araya girerek fabrikayı kilitlemesinin ardından çıkan yangında çok sayıda işçinin hayatını kaybettiğini anlatan Erdöl, bu nedenle 8 Mart’ı kutlama değil anma günü olarak gördüğünü söyledi.
Afet dönemlerinde kadınların hem tarlada hem de saha arkasında büyük rol oynadığını vurgulayan Erdöl, depremde çok sayıda çocuğun annesiz kaldığını ifade etti. Erdöl, “Annesiz kalan evlerde tahribat çok daha büyük oldu. Felaketten en çok kadınlar etkileniyor. Kadınlar etkilendiğinde çocuklar da etkileniyor.” söz konusu.
Erdöl, deprem yaralarının sarılmasında kadınların büyük rol oynadığını belirterek, “Depremde hayatını kaybeden kadınlarımızı rahmetle anıyorum.” dedi.
“Asıl mücadelemiz başladı”
Panelde konuşan Gülhane Sağlık Bilimleri Fakültesi Ergoterapi Bölümü öğrencisi Simay Yavuz, depremin olduğu gün tatil olması nedeniyle Hatay’da ailesiyle birlikte olduğunu söyledi.
Depremin ardından annesi, babası ve kardeşlerinin hızla dışarı çıktığını kaydeden Yavuz, “Canımızı kurtardık ama o sırada binaların, oturduğum evin gözümün önünde yıkılışını izledim. sevdiklerini kurtaramayanlar, korkulu bakışları ve şehrin yıkımı.” sözünü kullandı.
Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sarsıntı durdu ve asıl çabamız başladı. Enkaz altında kalan sevdiklerimiz, huzurlu yuvamız, ekmek sepetlerimiz yoktu artık. Gökyüzü ve beyaz bulutlar yerine, insanların kara umutları. çöküntülerin altı kapatıldı.
Deprem sırasında hem görevlendirme hem de gönüllü katılım ile yardım faaliyetlerinde yer alan kadınlar, yardımın planlanması, sağlanması ve ulaştırılması aşamalarında afetzedelerle daha hızlı ve kolay bir şekilde iletişime geçebildikleri için ihtiyaçlarımızı hızlı bir şekilde bize ilettiler. Biz hanımlar, birbirimize destek olarak, her şeyi paylaşarak, planlı ve eşit bir şekilde zor günleri birlikte atlatacağımıza ve keyifli, kalabalık sofralarımıza döneceğimize inandık.”
“Yönümü bulmak bile zordu”
SBÜ Gülhane Hemşirelik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Şeyma Zehra Altunkürek de 6 Şubat gecesi rüyasında babasını aradı ve “Kızım çok kötüyüm, çok yalnızım, gel al beni” dedi. sözleriyle uyandığını ve hemen babasını aradığını ancak kendisine ulaşamadığını söyledi.
Bölgede deprem olduğunu öğrenir öğrenmez gerekli izinleri aldıktan sonra hemen Kahramanmaraş’a gittiğini anlatan Prof. Biz enkazın başında çaresizce beklerken, aralarında akrabalarım ve arkadaşlarımın da bulunduğu binlerce kişinin enkaz altında kalması üzücü.”
Hemşire olduğu için büyük katkı sağlayacağını düşünerek bölgede kalmak istediğini üniversiteye bildirdiğini ifade eden Altun Kürek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Depremin ilk beş gününde Kahramanmaraş’tayken gördüm ki can kaybı ve yaralanma açısından kadın ve erkek arasında bir fark olmasa da deprem sonrası başlıca nedenler çocuklara bakım, engelliler, yaşlılar ve yardım kullanımı, afet koşullarında günlük hayatın devam etmesi, şiddet ve inançsız ortamların olmaması Yük kadınlara yüklendi ve deprem kadın işçileri vurdu. çünkü arama kurtarma ekipleri çalışmalarını sürdürürken bölgede evsiz kadın ve çocuk sayısı çok fazlaydı ve onların ihtiyaçlarını karşılayacak ve onlara destek olacak kadın gönüllülere ihtiyaç vardı.”
Eşini ve çocuğunu kaybeden kadınların bile her şeye rağmen büyük bir metanetle yaralılara yardım etmeye çalıştıklarını, çocuklara ve yaşlılara sahip çıktıklarını belirten Altun Kürek, “Çünkü hepimiz biliyorduk ki, enkazdan canlı olarak kurtardığımız her çocuğumuz yaşıyordu. ülkemizin geleceğinin en güçlü direkleri olacaktır.” Duygularını sözleriyle dile getirdi.
Yeryüzü Doktorları Derneği Dünya Çapında Genç Doktorlar Koordinatörü Esra Demir, bir sivil toplum kuruluşu olarak deprem alanında yaptıkları çalışmaları anlatan bir sunum yaptı. Kadınların tüm faaliyetlerde aktif rol aldıklarını vurgulayan Demir, özellikle psikososyal destek faaliyetleri ile depremzedelerin yanında olduklarını ifade etti.
“Yaralı ailelerimizi ayağa kaldırmalıyız”
TRT muhabiri Elif Akkuş, gazetecilik hayatı boyunca savaş alanı dahil pek çok olaya tanık olduğunu ancak sonuçlarıyla Kahramanmaraş’taki depremler kadar şiddetli yüzleşmediğini vurguladı.
Akkuş, “6 Şubat’ta yaşadıklarımızın benzerini hiç görmedim, hiç bu kadar acıların üst üste bindiğini görmemiştim” dedi. söz konusu.
Kadınların her yerde deprem bölgesinde gazeteciler, 112, UMKE, AFAD gibi birçok görev ve sorumlulukla yer aldıklarını anlatan Akkuş, “Türkiye 6 Şubat’a kadar illere bölünmüş bir ülkeydi, 6 Şubat’a kadar bir aile olduk. yaralanan aile üyelerimizi hep birlikte büyütmeliyiz.” dedi.